Ben yazımın başlığında sizlere bir soru sorarak başladım ve sizlerin de “Ülkemizde bu da sorulacak sorumu” dediğinizi duyar gibiyim sevgili okurlarım. Bu konuya devam edeceğim mutlaka.. Çünkü iki gün önce Ulu Önder Atatürk’ümüzün çok sevdiği çocuklara armağan ettiği bir bayramı hep birlikte yaşadık. Bu ayrıcalığa sahip olan Türk çocuklarını bırakın, tüm dünya çocuklarının sevinci ve bayramı oldu Atamızın hediyesi.. Ancak, eğer bizler bunca yıl sonra yavrularımıza sunulan güzellikleri yaşatmak istiyorsak dönüp bir ardımıza bakalım beyler.. Kavga, döğüş, karalama, haksızlık ve hukuksuzluk meseleleri en üst seviyelere çıkmış ve bu meseleler bilhassa örnek olması gereken ülke yöneticilerinden kaynaklanan bir ülkede, çocuklar nasıl mutlu olabilir ki? Sakın onların farkında falan olmadığını sanmayın. Şimdiki çocuklar ve gençler eskinin ne denirse susan ve inanan sakin çocukları gibi değil.. Teknolojinin her şeklinden yararlanan ve her şeyin en derininden farkında olan bilinçli çocuklar.. O nedenle artık yeter. Bu güzelim çocukların sizin yaptıklarınızdan nasıl etkileneceklerini acaba hiç düşündünüz mü? Yada yarınlardan ne bekleyeceklerini, nasıl bir ruh haliyle ülkelerine hizmet edebileceklerini akılınıza getirdiniz mi? Yazık, inanınız ki çok yazık. Hırslarınız sonucu çok önemli ve geleceğimizi temsil edecek büyük bir kitleye çok ama çok büyük kötülük ediyorsunuz. Eh artık söyleyecek söz bile bulamıyorum. Vebali ağır bir yük var sırtınızda ve bunu asla unutmanızı istemiyorum. Ülkenin geneline bakıldığında belli bir kesimin çocukları dışında kalan çocukların mutlu olması bayağı zor.. Aslında belli kesim dediğim, ekonomik anlamda güçlü olan ailelerin çocuklarının şanslı ve mutlu olduğunu düşünürüz, ama onlarda doyumsuzlukları sonucu isteklerini anında elde edebilmenin mutsuzluğunu yaşayabilirler.. Yani anlayacağınız bolluğun, zenginliğin getirdiği mutsuzluklar da var çevremizde.. Ancak, biliyorsunuz ki, bizim söz konusu ettiğimiz kitle bunlar değil ki! Keşke ülkemizde yaşayan her ailenin ekonomik adalete sahip olarak yaşaması, her çocuğun belli imkanları kullanması ve tatması mümkün olabilseydi. Çocuklarımız eğitim de, sağlıkta, sosyal ve kaliteli yaşamda az da olsa eşitliği yakalayabilseydi. Bir kısmın çocukları güle oynaya bayram yaparken, bir kısmı onlara simit, mendil satarak para kazanmak zorunda kalmasaydı.. Anneleri okul kıyafeti veya kırtasiye tedarik edebilmek için dernek, dernek dolaşmasaydı. Boyun büküp, yaşlı gözlerle yavrusuna okul forması alamadığı için okula gönderemediğini anlatmasaydı. Yokluk nedeniyle okulunda arkadaşları tarafından alay konusu olan kaç çocuk eğitimi bıraktı bilen var mı? Verdiğim misal, en büyük hakkı olan eğitimden, bir kıyafet nedeniyle uzaklaşan ve mutsuz, küskün, kin dolu çocukların toplumu olmak demek anlamına gelmiyor mu? Ama biz gördük ve duyduk.. Hatta anacığının “Hadi yavrum sen de çalış.. Simit sat, bana katkı sağla da eksiklerini alalım” dediğine şahit olduk.
Evet.. Anlayacağınız ülkemiz de çocuk olmak ta kolay değil.. Zenginiyle, yoksulu ile.. Bir dünya dert, bir dünya sorun.. Kaçırılan, tecavüz edilen, organ mafyasının eline düşen, acımasızca işkence edilen, ve faili meçhul onlarca çocuk cinayeti.. Her tür çocuğu tehdit eden korkunç bir canavar.. Ne yazık ki çocuklar konusunda, canavarın kolları her gün biraz daha büyüyor ve güçleniyor. Yapılan istatistik bilgileri açmaya kalkarsak içimizi iyice kanatırız. Öyle kıl almaz üzücü ve ürkütücü olaylar var ki toplumumuzda yaşanan.. Yazmak, saymak ve anlatmakla bitmez. Dediğimiz gibi “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlandı. Çocuklar ve aileleri eğlendirildi. Mutlu edilmeye çalışıldı. Ama şöyle bir baktım da, genellikle yurt dışından gelen bir çok ülkenin çocuk gurupları sanki bizim çocuklarımızdan çok daha neşeliydi. Aslında bu tablo ülkemin Atası ve onun keskin bakış açısı adına gurur duymamızı sağladı ve biraz da olsa içimizi rahatlattı.. Şu andaki yerel yöneticilerimizin de bu güzelliği harika bir geleneğe döndürmelerini taktir ediyorum. İzmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet’in ilk 23 Nisanıydı başkan olarak ve o çocukların arasında çiçek gibiydi. Ne diyeyim, bir kadın başkanın bu derece güler yüzlü ve güzeli de ayrı bir zevk veriyormuş insana.. Son derece bütünleştirici ve dostluğu pekiştirici bir organizasyon.. Büyüyerek devem etmesini diliyorum.
Bakınız Amerikalı yazar Ann Lander, çocuklar için kaleme aldığı “Çocuk Yaşadığını Öğrenir” adlı yazısında neler söylemiş.. Tamamını okumanızı öneririm.. Yorum sizlerin..
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.