KİMİNİN DUASI, KİMİNİN PARASI
A+A-
İnsanlar kaderlerinde ne yazılıysa onu görürler diye bir söz vardır ya.. Bu söze artık iyice inanıyorum.. Çünkü bu tezi doğrulayacak o kadar çok hayat hikayesi var ki dağarcığımda, her biri diğerinden dramatik ve düşündürücü.. İşin beni bu söze iyiden iyiye inandıran kısmı, ben bu aileleri tanıdığım günden bu güne yaşam kalitelerinde en ufak bir değişiklik olmaması.. Çocukları küçücük bebekti çoğunun.. Aradan geçen mücadeleli uzun yıllar içerisinde hepsi büyüdü.. Erkekler askere gitti.. Kızlar genellikle evlendi.. Bu anlamlı günlerinde elimden geldiğince aralarında bulundum.. Acılarına da, tatlı günlerine de eşlik ettim.. Gel gelelim o çocuklarında kaderleri değişmedi ne yazık ki.. Kızlar kocalarından ya dayak yediler, ya dernek kapılarına el açmaya itildiler, ya da terk edildiler.. Sonra kendi analarının kaderine büründüler..
Erkeklerin çoğunun rol modeliyse, maalesef babaları.. Örneğin son günlerde anacığının hayatını düzene sokmak için büyük mücadele verdiğimiz ve kendisi o günlerde masum bir kız çocuğu olan Nilgün S….. nin her gün bir yenisiyle sarsılan yaşantısı içler acısı.. Dört çocukla kalakalmış.. Hikayesi oldukça uzun.. Son sıkıntısı hepsinden katmerli.. Çocukları için felç geçirecek kadar yıpranmasına rağmen, ailevi bir eksik 16 yaşındaki kızını bela etti başına.. Kız aslında saf ve temiz.. Ancak besbelli zehirlemişler onu.. Evden kaçıyor.. Günlerce o kadın sokaklarda kızını arıyor.. Emniyet teşkilatının katkılarıyla buluyor.. Ancak yine kaçıyor.. Diğer çocukları çok üzgün bu yaşananlardan.. Onlar şimdilik ablalarına, annesi ve kendileri adına kızıyorlar.. Fakat gelecek günler bu kadıncağıza ne gösterir bilemem.. Emine, Meral, Sevim, Seval, Sibel, Fatma, Nuran, Sultan, Filiz vs vs vs….. Saymam ve yaşadıklarını anlatmam kolay değil inanınız.. Yanıma geliyorlar.. Onlarla çok şey paylaşıyorum.. Kimisi huzur istiyor, kimisi soba.. Kimisi başını dayayarak dertleşmek istediği samimi bir omuz.. Halinden anlayacak koca bir yürek.. Empati yapmayı beceren bir bakış açısı.. Sıcacık bir tebessüm..
Bu yaklaşıma o kadar çok ihtiyaçları var ki.. Küçümsenmeden, yan bakış atmadan, bıkkın tavırlarla derin bir “off” çekmeden, içlerini dökebilmek, dertlerini paylaşmak.. Sonra ne mi yapıyorlar.? Dua.. Bol bol, içten gelen DUA.. Verebildikleri tek hediye bu.. Ona dostça yaklaşana yürekten kopan bir Dua.. Bazı insanlara göre değeri hiç bir şeyle ölçülemez.. Bazılarınıysa ne derece etkiler bilemem.. Eh malum.. Kiminin duası, kiminin parası..
Evet sevgili okurlar.. Biraz dertleşmek istedim yine sizlerle.. Bazen çok iyi geliyor inanınız.. Gerçekten bu bütünlükler sonucu bolca dua ediliyor ceddimize.. Bu da son derece huzur veriyor bizlere.. Geçen gün bu mevzuları konuşurken bir ablamız bize “Duanın Fazileti” ile ilgili güzel bir hikaye anlattı.. Bu yazının ardına da gider doğrusu.. Sizlere de anlatmak istiyorum.. Ve Yaratan kimseyi dua sız bırakmasın diyorum..
* Orta yaşlı bir kadın mahallede bir manava giderek kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocukla aç kaldıklarını, yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler. .Manav ona ters ters bakarak derhal dükkanımı terk et diye bağırır.. Ama kadın çok zor durumdadır besbelli.. “Lütfen efendim, paramız olur olmaz getireceğim” diye boynunu büker..
Manav tekrar eder.. “ Yok dedik ya.. Sana bir şey veremem, hem hesabında yok bende” cevabını verir.. O sırada dışarda duran bir müşteri bu konuşmayı duyar.. İçeri girerek manava yaklaşır.. “Ben o kadının almak istediklerine kefilim.. Gerçekten ailesinin ihtiyacı var.. Ona ver istediklerini” der.. Bunun üzerine manav isteksiz bir şekilde kadına döner ve “ Alışveriş listen var mıydı” diye sorar.. Kadın “ Hayır efendim” der.. Manav “ Şimdi yazacağım listeyi terazinin bir kefesine koy, onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım o zaman” diyerek güler.. Kadın bir an duraklar.. Manavın ne demek istediğini anlayamaz fakat manavın verdiği kağıda kalemle bir şeyler karalar ve manavın gösterdiği kefeye özenle bırakır.. Çok utandığı başını kaldıramamasından o kadar belliydi ki.. Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyür.. Manav müşteriye dönerek kısık sesle “İnanamıyorum” der.. Gerçekten inanılacak gibi değildir.. Manav hayretle kefeye gıda maddelerini koymaya devam ederken diğer küçük kağıtlı kefe yerinden bile oynamıyordu.. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar dolmuştu.. Manav çaresiz ve şaşkın kefeyi bir torbaya doldurarak garip kadına verir.. Sonra kefedeki kağıdı alır ve merakla okur.. Bakar ki orada alışveriş listesi falan yoktur.. Kağıtta sadece bir DUA yazılıdır.. “Allah’ım, Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin”
“Kendimi senin ellerine teslim ediyorum”
“Bana yardım elini uzatanları da koru Ya Rabbim”….
Bu yazı toplam 626 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.