Hasta mısınız, susuz mu?

Merhaba dostlar. Artık ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. Eh sayılı gün gelip  geçerde, hal ve ahval ne alemde sormak isterim.Umarım her şey yolunda gayet süper  gidiyordur. Eğer siz bana soracak olursanız, fena değilim Allah’a şükür. Acım hafiflemese de, dostlarımla avunup, üstüme düşen görevleri yapmaya gayret ediyorum. Galiba mübarek  ramazan ayıda iyi geliyor ruhuma. Sadece  biraz  halsizlik, birazda susuzluğun verdiği  olumsuz emareler hissediyorum o kadar. Ramazan bu acısı tarif edilmez ayrılıkta tesellim oldu diyebilirim. Zaten oldubitti toplum olarak çoğunlukta ramazan ayını seviyoruz canlarım. Biz böyle bir aşk ve coşkuyla büyütüldük oruç ayına karşı.

Hadi gelin yine biraz eskilere gidip kafa dağıtalım, ne dersiniz? Evet, hep yazarız ya. Babacığım sanki ayrı bir boyuta  göçecekmişiz gibi günler öncesi yapardı hazırlığını. Eve olur olmaz her tür yiyecek alınır,  ancak o zamanlar sigara içtiği ve birazda sert mizaçlı olduğu için yaşayabileceğimiz krizlerin  sinyalleri de verilirdi tarafından. Allah rahmet eylesin bunca endişemize rağmen dualarla,  kuranlarla ve evimizde verilen kalabalık iftar davetleriyle pek de güzel geçerdi Mübarek  Ramazan. Hele de o gece yarısı sahura kalkmak var ya, çok heyecanlandırırdı bizi. Hatta kalkamama korkusuyla doğru dürüst uyumazdık. Şu anda düşünüyorum da, davulcuyu beklemek ve o sesin ahenginden haz duymak nasıl bir mutluluktu inanılır gibi değil. Gece  kızartılan o mis gibi dolmalıkların kokusu daha la burnumdadır sanki. Dolmalık ve babamın spesiyali (üryani) erik hoşafı. Offf ne güzel giderdi ama. Misler gibi kokan tereyağlı ve bol peynirli makarnaya da dayanmak çok zordu. Kokusuyla mest olurdu insan. Sonra sabah  namazlarına iştirak eder ve okul saatine dek kısacıkta olsa huzurlu bir uyku bizi  beklerdi.

Anlayacağınız davuluyla, manisiyle, patlamasını balkondan izlemek için koşuşturduğumuz  topuyla böyle hissi geçerdi ramazan. Haa şimdi yapmıyor muyum aynılarını. Benim ve  kardeşlerimin yaşadıkları ayrıcalıklı duyguları çocuklarım ve torunlarımda hissederek  anlasınlar istemiyor muyum.Tabi ki istiyorum. Hem de candan gönülden. Gel gelelim bizim  aldığımız zevki ve hissettiğimiz heyecanı duyduklarına emin değilim. Hele bu sene. Ne davulcu var, ne de top patlaması. Davulcu geçmiyor mahallemizden. Top patlama sesini  duyamıyoruz. En küçük torunum bize geldiğinde bir kaç kez sordu bana. “Anneanne top ne  zaman patlayacak” diye. Maalesef duyamayınca vazgeçti beklemekten. Ben hep geçmiş ramazanları anlatıyorum ya. Bu defa gece doğru dürüst uyku uyumadı. Davulcuyu bekledi. “Yok oğlum geçmiyor” dememe rağmen “Belki geçer” dedi ama biraz sonra gerçeği anladı  ve vaz geçti beklemekten. Hatta ”Ben yatacağım anneannecim” diyerek yatağa yöneldi. Neden? Demek ki o çocuk beyninde yaratılan bir Ramazan cazibesi ve benim gibi anılaşmasını istediği ramazan klasiğiydi. Evet onlar pek çok ananevi güzellikleri  göremeyecekler anlaşılan. Ki,sağ olsunlar Yerel Yöneticilerin bir takım örf ve adetleri önemsemelerine rağmen.

Ne yapayım ben anlatıyorum onlara. Onlarda masal anlatıyorum  havasıyla dinliyorlar. Yaşanan coşkuda beklenti olmadığını. İnsanların bu derece dejenere  olmadan gizli ve kapaklı yardım aldıklarını. Belediye, dernek veya diğer kurumların önlerinde  bir paket un, vs için kavga edilmediğini dilimin döndüğünce anlatıyorum. Anlaya bildiklerince anlarlar sanırım. Şimdi sıra sizde. Her ne kadar ramazan ayı bitse bile size  doktor arkadaşımın   normal hayatınızda da mutlaka uygulamanız gereken önemli  bir  tavsiyesini yazmak istiyorum. Ana konu SU. Bakınız su  içmediğimiz taktirde ne gibi  hastalıklar bizi bekliyormuş. Sonrada karar verin. HASTA MIYIZ  SUSUZ MU?                                                         * Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa YÜKSEK TANSİYON hastası  olabiriz..

*Vücut su kıtlığı çektiğinde omurdaki suyu kullanıyorsa BEL ve Boyun fıtığı olabiliriz..

* Vücut kemiklerdeki suyu kullanıyorsa GUT- ATRİT gibi romatizmal astalıklara  yakalanabiliriz..

*Vücut akciğerlerdeki suyu  kullanıyorsa ASTIM hastası olabiliriz..

*Vücut midedeki suyu kullanıyorsa ÜLSER hastalığına yakalanabiliriz..

*Vücut bağırsaklarda ki suyu kullanıyorsa su eksilir ve kabızlık meydana gelir. Bu durum ilerlerse KOLON kanseri olma riski ile karşı karşıyasınız.

*Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücrelere oksijen göndermeyi keser. Oksijen  gitmeyince de hücre KANSERLEŞME sürecine girer.

Evet canım okurlarım. Hepinizin sıhhatli birer birey olması ilk ve tek şart sağlığa dikkat ederek yaşamak. Bu tavsiyeleri sadece içeceğimiz bir kaç bardak su için verdi doktorumuz. Çünkü unutmayınız su hayattır. Ben de zorlanıyorum bu konuda. Ama böbreklerim cızladıkça da korkuyorum.

Elinizden geldiğince doktorun sağlığımız ve sağlıklı kalmamız adına  söylediklerini yapalım.

Kendisinin sözü şu.

Ve bu konuda idealı.

“SİZ HASTA  DEĞİL, SUSUZSUNUZ”