İnsanlar mutluysa bayram tadında yaşanır!

Hayat her şeyden mutlu olmaktır ve insanlar olarak, dostlarımızla olan sosyal etkileşimimiz sadece mutluluk getirmekle kalmaz, aynı zamanda dilleri öğrenme, kültürleri tanıma, sorgulama, düşünme, oynama ve çalışma becerilerimizi geliştirmemize yardımcı olur...

Bayramların hem sosyal hem de ekonomik yönleri vardır. Yaşadığımız kaotik ve stresli dünyada mutluluk, olumsuzluk ve güvensizlik yüzünden gölgede kalıyor ve bu nedenle pozitif bir şeye ihtiyaç duyuyoruz...

Böylece, bize tüm endişelerimizi unutabilmemiz ve yaşamın olumlu yönlerini kutlayabilmemiz için fırsat veren bayramlar, birkaç günlüğüne de olsa bize bunu yaşatıyor...

Bayramlar stres giderici gibidir ve duygularımızı dengelememize yardımcı olur. Daha fazla pozitiflik doğal olarak olumsuzluğu azaltır. Aynı zamanda anlaşmazlıkları azaltma fırsatı sağlar ve yabancılaşmış arkadaşları ve akrabaları bir sevgi bağıyla bir araya getirir.

Hiçbir şey insanları bayramlar gibi bir araya getiremez. Ulus inşasında çok önemli bir rol oynarlar; her dinden, ekonomik ve sosyal kökenden insanları bir araya getirirler.

Bayramlar, özellikle kitlesel olarak üretilen eğlencenin ortaya çıkmasından önce, tarihsel olarak büyük bir eğlence kaynağı olmuştur. İnsanların dikkatini zorlu yaşamlarından uzaklaştırır ve boş zamanlarında onları eğlendirir. Bayramların, yaşam gibi, kutlanması gereken hediyeler olduğuna inanıyorum.

Milli bayramlar Ulus olma, beraber aynı kaderi aynı tasayı aynı kıvancı yaşama gücünü kuvvetlendirir.

Bayramlar bir tatil fırsatı değildir...

Bayramları bir tatil fırsatı görmek özellikle büyükşehirlerde yaşayan günümüz insanının bir çıkmazını oluşturuyor...

Yoğun çalışma tempoları ve koşuşturmalar arasında bayramları bir tatil olarak değerlendirmek bir tercih olmakla birlikte, ihmal ettiğimiz yakınlarımızı, akrabalarımızı da unutmamak gerekir.

Bayramlar insanın toplumsal rolü ve konumunu güçlendiren, aidiyet kazandıran, fırsatlardır. Bayramlar, bir tatil fırsatı değildir, kendi atmosferi içerisinde selamlaşarak ve yardımlaşarak geçirmek hem bireysel hem de toplumsal huzur ve coşkunun yaşanmasını sağlamaktır...

Sevgili okurlar, bayramlarımızın anlamını ve geleneksel önemini vurgulamaya çalıştım. Ancak insanlar mutluysa bayramlar tadında yaşanır...

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de 2020 yılından sonra saran virüs salgınıyla birlikte hayatlarımız değişti...

Yaşamlarımız kısıtlandığı gibi küresel ekonominin yarattığı sıkıntıları da birey olarak hepimiz derinden yaşıyoruz...
Hayat pahalı...

Sevdiklerine hediye alamaz hale geldi insanlar...
Hali vakti biraz olsun iyi olan dedeler, nineler, dayılar, babalar; torunlarına, çocuklarına, yeğenlerine bayramda vereceği harçlıkları bile azalttılar...
Çoğunluğu da harçlık veremiyor...
Böyle bir ortamda bayrama giriyoruz...

Her yıl bayram yaklaştığında konuştuğumuz tek bir konu oluyor; “Bayram tatili 9 güne çıkartırlar mı” diye... 
Turizmciler, tur şirketleri hükümet yetkililerine baskı yapıyorlardı. Hükümet de “ekonomi canlansın” diye 9 günlük tatil kararını alıyordu...

Bu bayram da tatilin 9 güne çıkartılması için turizmciler ve tur firmaları çok fazla konuyu dillendirmedi. Hükümet de bu yönde bir karar almadı.

Bunun sebebi de hayat pahalılığı ve Rusya- Ukrayna savaşı...

Birincisi, Akdeniz sahillerindeki bir lüks otelde pandemi öncesi 4 kişilik bir ailenin bir hafta 9 günlük tatil ücreti 15-20 bin TL idi. Bu fiyat bugün 50 bin TL civarlarında...

Hali vakti iyi olan az sayıdaki aileler dışında kimse artık bu tatil bölgelerine gitme cesaretine sahip olamıyor...
İkincisi, Rusya-Ukrayna savaşında bu ülkelerden on binlerce Rusya ve Ukrayna vatandaşı savaştan kaçarak Akdeniz sahillerine tatile geldi. Oteller tam kapasite dolu. Turizmcilerin, şeker bayramının 9 güne çıkartmamaları konusundaki sessizlikleri bundan dolayıdır...

Pahalılık ve virüs salgınından dolayı hayatın kısıtlanmasına rağmen, hayat zor ama yine de yaşamaya değer...
Herkesin bayramını kutluyorum...