Biz arkadaşlarımızdan hiç bu kadar uzak kalmamıştık. Hadi artık aile fertleriyle, mesafeyi koruyarak ve sarılmadan falanda olsa zaman zaman bir araya geliyoruz. Ancak, daha la arkadaşlarımızla bir araya gelmeye cesaret edemiyoruz ne yazık ki. Gerçi bitmek bilmeyen salgına karşı en doğrusunun bu olduğunu bilmek biraz olsun rahatlatıyor içimizi. Gel gelelim sohbeti özledik doğrusu. Şöyle bir araya gelerek sohbet eşliğinde birer bardak çay veya, kırk yıl hatırı olduğu söylenen iki fincan kahve ilaç gibi gelir, bütün sıkıntılarımızı alıp götürebilirdi. Hele de kahve. Ahhh, mis gibi kokan kahve. Sohbetlerin, hatta gıybetlerin bir numaralı olmazsa olmazı, kahve. Arkadaşını gördüğünde veya sana bir yakının geldiğinde ilk sözlerinden birisi şu olmaz mı.? “Canımm, otur bak sana neler anlatacağım neler. Ama yap birer fincan kahvede karşılıklı dertleşelim” Yani anlaşılan "Sohbet şahane, kahve bahane”. Kahve deyince aklıma ders verici şu kıssadan hisse geliverdi. Hayat bir kavanoza sığar mı.? Peki buna iki fincan kahve eklersek hayatımızdaki çekilmezlerin üstesinden daha rahat gelebilir miyiz.? Her zorluğa rağmen, hayata keyif katmak mümkün mü.? İşte, bu düşündürücü hikayede hepsini bulabilirsiniz. Yeter ki anlamak isteyelim. Benim bu tür kıssadan hisseleri sizlerle paylaşmak çok hoşuma gidiyor. Çünkü, her kıssadan hissenin bizlere ders verici büyük özellik taşıdığına inanıyorum. Ve, ufacık bir hoş sözden insanları hayata bağlamayı ve önceliklerini hissettirmeyi başarabiliriz. Hatta hayatı bir kavanoza sığdırabiliriz…
*Bir gün yaşlı felsefe profesörü elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında, hiç bir şey söylemeden önüne büyükçe bir kavanoz alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis toplarıyla doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar. Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. Bunun üzerine profesör önündeki diğer kutudan aldığı çakıl taşlarını kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep beraber “evet doldu” derler. Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabi ki kumlarda çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldururlar. Profesör tekrar aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde “ Evettt doldu” derler. Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve kumların arasındaki boşluklara akarak doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlarlar. Ardından deneyimli profesör çocuklara dönerek anlatmaya başlar. Bakın çocuklar bu kavanoz sizin hayatınızdır. Örneğin tenis topları sizler için çok önemlidir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise sizler için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi. Kum ise, daha ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldursaydınız, çakıl taşlarına ve özelliklede tenis toplarına yeterli yer kalmazdı. Aynı şey hayatınız içinde geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, bu defada önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çeviriniz. Mesela, çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Sevdiklerinizi sık sık arayın. Onlarla yemek yiyin. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Yani öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur. Akarr gider. Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar. “ Hocam peki, o iki fincan kahve nedir.? Profesör gülerek cevaplar. “Bu soruyu bekliyordum”. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun. Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır. Bunu sakın unutmayı..!
Evet dostlar. Ne güzel bir hayat dersi ama değil mi.? O zaman.. Ne zaman; hayatınızda bazı şeyler çekilmez hale gelirse, Ne zaman; size yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa, O zaman kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayın. Mutlaka gülümseyeceksiniz…
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.