Şuurlu Müslüman; Kişilerin, toplumların doğru veya yanlış olan inançlarına saldırmayan, hakaret etmeyen her kesimi ahlak kuralları içinde dinleyen, fikir ve düşüncelerini zorla, baskıyla, tehditle değil ikan yoluyla anlatmaya gayret eden, hadsizlere boyun eğmeyen medeni insandır. Kendine inancına saldırılmadıkça asla saldırmayı düşünmeyen, huzur ve barış iklimine en büyük katkıyı sağlamaya çalışan, cahillerin ahlaksız gürültülerine, pabuç bırakmayan, davasından taviz vermeyen, bedel ödemeyi göze alan yiğit bir insandır.
Şuurlu Müslüman; Yüce Allah yolunda korkusuzca yürüyen, aklını vahyin emrine veren, İnkârcı saldırganlara karşı izzetli, Müslümana karşı mütevazı olan, sorumluluk bilinciyle hareket eden ve takdire inanan adaletten ayrılmayan, dostunu ve düşmanını iyi tanıyan bilgili ve merhametli bir insandır.
Şuurlu Müslüman; “ Çalışmak adedim, tevekkül halimdir” hadisi şerifini bir an olsun aklından çıkarmayan, başkalarına avuç açmamak için, iki günü eşit olursa, zararda olduğunu düşünerek, hem dünyası hem de ahreti için çalışan insandır.
Şuursuz müslüman; Kur’an ve sünnete itiraz etmediği halde, dünyevilik korkularından ve endişelerinden dolayı, akla hayale gelmeyen mazeretler üreterek, emrolduğu şekilde hareket edemediğinden zalimlerin gücüne, cahillerin gürültüsüne boyun eğerek haktan batıla doğru meyleden insandır.
Cahiller güruhu insanlar; Beşerin uydurduğu dinlere ve bozulan ilahi dinlere, dil uzatmadıkları halde, tüm insanlığa gönderilen, bozulması mümkün olmayan, Yüce Allah’ın (CC) koruması altında olan son ilahi din olan İslam’a, Kur’an-a ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) alçakça saldırmayı ilericilik sayan kiralıklardır. Bu tipler, akıllarını baş cahillerin emrine verdiklerinden, nasıl bir cehlin içine düştüklerini idrak edemezler. Halkın inanç değerlerine saygısızlık yapmaktan utanmazlar, İslam ve müslüman düşmanı olan şer güçlerin modern köleleri olmaktan zevk duyarlar.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’ hakaret eden bir Fransız bir karikatüristi, Kur’an kerimi yakan bir İskandinav’ı, Filistinli müslümanları acımasızca katleden Siyonist İsrail’i, doğu Türkistanlı müslümanlara en iğren zulümleri yapan Cin’i ve diğer zalimleri medeni görenler, İslam dinini gericilikle, müslümanları cahillikle suçlayanlar cehalet çukuru içinde olduklarını göremezler.
Atatürk’ü ilahlaştırmaya çalışan, peygamber diyecek kadar alçaklaşan, dinden imandan, ahlaktan nasipsiz, İslam ve müslüman düşmanı eblehlerin, Atatürk’ün manevi şahsına hakaret ettiklerin idrak edemeyecek cehalet bataklığına düşmüş, bu zavallıları kurtarmak şuurlu müslümanların görevi olduğu unutulmamalıdır. Müslümanlar medeni bir topluluktur. Yüce Allah şöyle buyuruyor; “ Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak var edildiniz. İyiliği emredersiniz , kötülükten men edersiniz..” ‘ Al-i İmran (110)
Dini değerlerimize, tarihi şahsiyetlerimize devleti yöneten etkili kişilere, cumhurbaşkanımıza ve müslümanlara alçakça ve edepsizce hakaret eden cahiller zümresine, müslüman aydınlarımız, siyasilerimiz, aydın ve yazarlarımız, siyasi partilerimiz, korkusuzca ve gür sesle cevap vererek bu çirkin fitne ve fesadı önlemelidirler. Her söylenen sözü, her çizilen karikatürü özgürlük kapsamı içine görüp susmak veya kabullenmek cehaletin bir başka kolu olduğu unutulmamalıdır.
Yüce Allah (CC) Hz. Peygamberimizin (S.A.V.) şahsın da müslümanları şu şekilde uyarıyor. [“Onun için emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Sen ve beraberindeki tövbe edenler de, aşırı gitmeyin. Allah yaptıklarınızın hepsini görüyor.” “ Sakın zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Allah’tan başka sahibiniz de yok, sonra kurtulamazsınız!” ( Hud 112-113)]
Günümüzün fitne yılanları, müslümanların tümüne dokundukları halde, müslümanların bu iflah olmaz güruha, hukuku çerçevesinde ağızlarının paylarını vermeyişleri, bu cahil zümreyi cesaretlendirmektedir. Bu cahiller zümresi meydanı boş gördüklerinden, istedikleri gibi at koşturmakta, utanmadan ve sıkılmadan müslümanlara ve mukaddes değerlerimize alçakça saldırmaktadırlar.
Takdire inanan, tedbiri elden bırakmayan, Yüce Allah’tan (CC) başka hiçbir zalimden korkmayanlar; Halkın kafasını karıştıran, din istismarcısı şeyh bozuntularının, din bezirgânlarının, yasaları farklı yorumlarla sulandırmaya çalışan adliye mensuplarının, yanış haberlerle algı operasyonu yapan gazete ve televizyon yorumcularının, köşe yazarlarının, televizyon ekranlarına çıkıp doğruya doğru, yanlışa yanlış diyemeyen korkak akademisyenlerinin ve siyasetçilerin yanlış düşüncelerine usul ve üslup dairesi içinde ısrarla hatalı olduklarını söylemekten geri durmamalıdırlar.
Ülkenin ve milletin siyasi, sosyal, ekonomik, askeri, hukuki ve kültürel inançlarını istikametinde çalışmayan, felaket tellallığı yapan, milli ve yerli kalkınmaya destek vermeyen, siyası partileri, halkımız sandık yoluyla ciddi bir şekilde uyarmalıdırlar.
Şer güçler, gecenin karanlığından istifade ederek fitne ve fesat üretmeye çalışırlarken, müslümanlar birbirini haksız bir şekilde eleştirmek suretiyle İslam kardeşliğini ve ümmet birlikteliğini zedelememelidirler. Hiçbir müslüman şer güçlerle aynı çuvalın içine girmemelidir. Geçenin hükmü güneşin doğuşuna kadar olduğunu bilenler, güneşin doğmasını beklerken, gecelerini uyanık geçirmelidirler. Yol sorarak bulunur, bir şey öğrenmek ve bilgi sahibi olmak sormaktan geçer. Yapılan her hangi bir işin neden yapıldığını sorup öğrenmeden yapılan eleştiriler cehaletin ürünüdür.
Ülkenin imarı, milletin maddi ve manevi refahı için çalışan, dış şer güçlere karşı güvenliğimizin korunması ve içteki terörün bitirilmesi için savunma sanayinde ve diğer alanlarda yapılan başarılı hizmetleri görmeden AK partisini özelikle Sayın Erdoğan’ı fütursuzca eleştirmek milli bir duruş değildir. Sayın Erdoğan’ı eleştirenler, öncelikle kendi gözlerinde ki mertekleri görmeli ve ondan sonra eleştirmelidirler.
MACRON’un ve JEO BİDEN’ın diliyle konuşanlar Sayın Erdoğan’ı eleştiremezler. Sayın Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyenler ya cahildir, ya korkaktır veyahut nefsine mağlup olmuş, parti taassubu içinde kıvranıp duran bilgisiz, bilinçsiz zavallılardır. Bizim mahallenin insanları birbirlerini eleştirmekten kurtulup, karşı mahalledeki insanlarının yanlışlarını eleştirmekten çekinmemelidirler. Eleştirmek yol göstermektir, yolu saptırmak değildir.
Alaettin KÖKSAL
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.