İman edenler yüce Allah’ın uyarılarına dikkat etmelidir

Yüce Allah (CC), iman edenleri bakınız nasıl uyarıyor: [“ Ey iman edenler! Hepiniz toptan barış ve esenlik dini olan İslam dinine girin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü şeytan aranızı açan apaçık bir düşmandır.” (Bakara 208) “  “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden her kim onları dost edinirse o da onlardandır Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu hidayet etmez.” (Maide 51) 

“Bugün kâfirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim. (Maide 3) “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, (Allah’ın dinini yaşar ve yaşatırsanız) Allah size zafer verir ve ayaklarınızı kaydırmaz.” ( Muhammed 7)]

 Bu ayeti kerimeleri, Kur’an ve sünnet bütünlüğü içinde anlayarak yaşamaya ve yaşatmaya çalışan müslümanlar, nefislerini tatmin etme uğruna, kin ve nefrette dayalı, kör bir parti, cemaat ve tarikat taassubuyla, hareket edemezler.  Ülkeye ve millete maddi ve manevi hizmet yapma hususunda birbirleriyle yarışan siyasi partileri, cemaat ve tarikatları, yalana dayalı yıkıcı muhalefette bulunamazlar. Basit dünyevilikler ve şahsi ikbal ve menfaatlerinden dolayı, İktidardaki partinin doğruları yanlış, gösteremezler. 

Vicdanlarında hardal danesi kadar millik duygusu olanlar, Sayın Erdoğan’a muhalefet etmek için,  “Doların ve Euro yükselişinden haberiniz var mı?”  sorusunu soramazlar. Unutmayınız ki, AK partisi borçsuz bir Türkiye’yi teslim almadı.  O günkü bütçe gelirlerinden iki mislinden daha fazla borcu vardı. Yapılan bunca yatırımlara, iç ve dış baskılara, borç ödemelerine rağmen, mevcut borcumuz, bugünkü bütçenin yarısı kadar olmadığı gibi, on misli yatırım karşılığı vardır.

Millikten nasibi olanlar, ülkenin ve milletin milli menfaatleri için zalimlere karşı Sayın Erdoğan’a köstek değil, destek vermeli, en azından gölge etmemelidirler. Sayın Erdoğan’a fütursuzca muhalefet edeler,  kör bir inat uğruna kalplerine ve gözlerine çektikleri kalın perdeleri kaldırmalıdırlar. Duymamak için kulaklarına tıkadıkları pamukları çıkarmalıdırlar.   

Unutanlar veya görmek istemeyenler için,  tekraren hatırlatmak istiyorum. İç ve dış siyasi ve ekonomik, baskılara, askeri tehditlere rağmen, savunma sanayimiz milli ve yerli olarak %70’in üstüne çıkmıştır.  Milli ve yerli füzeler, helikopterler, tanklar, insansız hava ve deniz araçları, radarlar, savaş gemileri,  zırhı araçlar,  akıllı bombalar,  yerli mühimmatlar, gece türbinleri, milli yazılımlar,  hızlı trenler, otoyollar, otobanlar, köprüler,  hava limanları, yer altı geçişleri, milli parklar, kültür ve sanat eserleri yapılmıştır.

 Her ilde doğal gaz götürülmüş, üniversiteler kurulmuş,  Karadeniz de 405 milyar metre küp doğal gaz çıkarılmış. Şer güçlerin tehditlerine rağmen, Egede ve Ak denizde sondaj çalışmaları yapılmakta,   ülke içinde ve dışında ülkemizi tehdit eden her türlü terör örgütleriyle mücadele verilmektedir.  Libya ve Azerbaycan devletlerinin haklı mücadelesine destek verilmekte, dünyada ki mağdur ve mazlum insanlara yardım yapılmakta, İmkânlar ölçüsünde ülkemiz baştanbaşa imar edilmektedir. 

AK partisine özelikle Sayın Erdoğan’a fütursuz bir şekilde muhalefet eden beylere soruyorum;   Barış ve huzur dini olarak tüm insanlığa inen son din İslam’a, son ilahı kitap olan Kur’an’ kerime, son ilahi Peygamber olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’e  (s.a.v.) hakaretler savuran soysuzlara, anlayacakları dilden cevap veremiyorsunuz? Neden milli konularda iktidarın yanında yer alamıyorsunuz?   

İslam düşmanı kalleşlere nasıl cevap ereceğimizi, Yüce Rabbimiz bizleri şöyle bildiriyor;  “ Onların Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin, onlar da haddi aşarak, Allah’a söverler.” (Enam 108)  Bu ayeti kerimeyi müslümanlar doğru anlamalıdır.  Müslümanların mukaddes değerlerine alçakça ve şerefsizce saldırmaktan geri durmayan cibilliyetsizlere, sözle, kalemle hadlerini bildirmek yasaklanmamıştır.  

Şer güçler saldırmadıkça saldırmayacağımızı, saldırdıklarında geri durmayacağımızın emrini, Yüce Allah’ın verdiğine inanan müslümanlar güç birliği yaparak, Yüce Allah’ın yardımıyla İslam düşmanlarına karşı galip geleceklerine yürekten inanmalıdırlar.    Dünden bugüne, sosyal bir kanser gibi,  devletin sivil ve resmi kurumlarına nüfuz eden batı taklitçileri, yapılan milli ve yerli kalkınma hamlelerine engel oldular, olmaya devam etmektedirler.  

Batı taklitçisi bürokratları ve siyasileri,   İslam reçetesiyle, milli şuurla, tarihi tecrübelerle tedavi edilmelidir.  Tedaviye olumlu cevap vermeyen etkili ve yetkili kişiler acilen devletin resmi ve sivil kurumlarından tasfiye edilmelidir.   Hiçbir mazerete sığınmadan temkinli ve tedbirli olarak yüce Allah’a tam bir tevekkülle teslim olup, sözümüzü gür sesle söylediğimizde, Yüce Mevla’nın bizlere yardımcısı olacağına inanırsak, zafer bizimdir.