Tahir Büyükakın, işçiler ve garip-gureba

Beni tanıyanlar bilirler, yağcılık ve yalakalık benim kitabımda yazmaz. Kimseye minnet borcum da, müdanam da yoktur. Dolayısıyla bu yazdığım yazıyı tamamen bir hakkı teslim etme ve garip gureba adına sevincimin bir nişanesi olarak evvelen ukbada, saniyen de, insanların huzurunda şahit olmak için yazıyorum.

Daha bu güne kadar da gidip Sayın BÜYÜKAKIN'ın bir bardak çayını da içmiş değilim. Kalemimi de dünyevileşme hastalığına düçar olmak için de oynatmam.

Gelelim mevzumuza:

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir BÜYÜKAKIN, Pandemi sürecinin başında: "Gerekirse yatırımları bir müddet askıya alıp dar gelirlilerimize ve esnaflarımıza yardımlarda bulunarak mağdur olmamalarını sağlayacağız" mealinde bir takım sözler sarf etti.

Gelinen noktada, sözünü tutarak her gün yeni bir paket açmakta ve söylediği gibi sıkıntıları hafifletme noktasında ciddi efor sarf etmektedir. Hatta öyle ki, merkezi hükumetimizin bile önüne geçerek, bütün imkanları seferber etmekten geri kalmamaktadır.

Sayın BÜYÜKAKIN, geçen hafta belediye çalışanları için sendika ile yaptığı toplu iş sözleşmesinde, sendikanın bile hayal edemeyeceği % 60'lık rekor zamları ve sosyal hakları vererek herkesi şaşırtmakla beraber, işçilerin gönlünde taht kurdu.

Asgari maaşlarını 4900 TL'ye çıkartmakla kalmayıp, Ramazan Bayramında 1000 TL ve Kurban Bayramında da 1500 TL bayram ikramiyesi vermek suretiyle, belediye işçilerinin aile efradıyla bayramı bayram tadında geçirmelerini sağladı.

Esasen, şu korona sürecinde belediyeler dahil tüm kurumların imkanlarında daralma meydana gelmesine rağmen, Sayın BÜYÜKAKIN'ın böylesine cömert davranması, ne kadar da merhametli ve şefkatli olduğunun bir göstergesidir.

Öyle ki, sosyal belediyeciliğin tüm imkanlarını devreye sokarak bir tane insanın bile mağdur kalmaması için bütün ekibi ile birlikte çaba sarf etmektedir.

Başına da hümanistliği ve başarıları ile bilinen Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Dr. Hasan AYDINLIK ve Sağlık Sosyal Daire Başkanlığına da Sayın Ebubekir ARDIÇ gibi genç ve dinamik bir insanı koymuş ki, bu ekip tüm bileşenleri ile birlikte garip gurebanın imdadına yetişmek için ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar. Ben şahsen bunun şahidiyim.

Kocaeli'nde tarihe not düşecek tüm bu örnek projeler, tedrici olarak uygulamaya koyulurken, Sayın BÜYÜKAKIN'ın birileri gibi şov yapmak  yerine; vakur bir biçimde mütevaziliğini koruyarak her geçen gün yeni hizmetleri bir bir hayata geçiriyor.

İnsanı "özne" kabul eden bir anlayışıyla, sosyal belediyeciliğin tüm icaplarını yerine getirirken, kimseyi de ötekileştirmeden adilane bir biçimde çalışmalarını sürdürüyor. Böylelikle hem Allah'ın rızasını ve hem de garip gurebanın hayır duasını alıyor.

İşte ben de, o garip gurebanın adına bu köşeden kendisine teşekkür eder, dualarıma ortak ediyorum.

Allah kendisinden razı olsun. Ayağına taş değmesin. Tüm ekibiyle birlikte Allah Hak yoldan şaşırtmasın.

İSTİFA!

Boğaziçi Üniversitesine Prof. Dr. Melih BULU'nun cumhurbaşkanı tarafından rektör atanmasıyla birlikte, Malum güruh, Gezi benzeri bir kalkışmanın fitilini Boğaziçili öğrencilerin üzerinden ateşlediler. Ne yazık ki, öğrenci genç kardeşlerimiz de, bu oyunun figüranlığını kabul ederek oynanan bu oyuna teşne oldular.

Öyle ki, işi sağa sola saldırmaya ve polis araçlarını tahrip etmeye kadar götürdüler. Yetmedi, Sayın cumhurbaşkanının "gücünüz yetiyorsa beni istifa ettirin" mealindeki sözünü dillerine dolayıp tahrip projesinin bileşenleri ile birlikte "istifa" söylemini yüksek sesle dillendirmeye başladılar.

Malumunuz, istifa, tek taraflı bir müessese olup bireyin hür iradesiyle mümkündür. Milletin yarısından fazlasının oyu ile seçilmiş bir insana üç-beş Gezici'nin ya da türevlerinin "istifa et" demeleriyle istifa edecek değil her halde Sayın ERDOĞAN.

Peki, ya o kendisine oy veren ve "biz seninleyiz" diye haykıran % 52 çoğunluğu ne yapacağız?

Üç-beş Gezizekalıların naralarına kurban mı edeceğiz?

Evet, Recep Tayyip ERDOĞAN'ı ancak % 51 istifa ettirebilir. O da, cebren ve hile ile değil; vakti zamanı geldiğinde sandıkla tabi!

İşte, "gücünüz yetiyorsa" dediği de budur. Bu da doğrudur.

Ha, şunu da söyleyeyim. "İstifa" da diyebilirsiniz; fakat demekle kalırsınız.

Zira, sizin "gel" demenizle gelmemiş ki; "istifa et" demenizle de gitsin canım.

DERT BAŞKA!

"Biz atanmış rektör istemiyoruz"

İyi de be kardeşim, yüzlerce oy alan rektör adayına karşı sadece iki oy alanı rektör olarak atayan Ahmet Necdet Sezer'e niye bir şey demediniz, karşı çıkmadınız. O zaman niye ortalığı toza-dumana katmadınız?

Onun yaptığı atama demokratik de; bu atama antidemokratik. Öyle mi?

Bakınız,

Cumhurbaşkanı yasal hakkını kullanarak gerekeni yapmıştır.

Ne yapacaktı, uzaydan atama mı yapacaktı?

Rektör ataması bahane.

Dert başka ve derdin ne olduğunu milletimiz gayet iyi biliyor.

         M. Zeki CANŞİ