Din bilginlerimiz ve sıradan Müslümanlar, tebliğ ve davet görevlerinin haricinde, İnsanları hidayete erdirme gibi bir görevleri yoktur. Yüce Allah (CC) Hz. peygamberimizin (s.a.v.) şahsında bizleri şöyle uyarıyor.“ Doğrusu sen, sevdiğini hidayete (Hak yola) iletemezsin. Fakat Allah dilediğini doğru yola iletir ve doğru yola gelecekleri Allah daha iyi bilir.” (Kasas 56) “.Allah kimi de şaşırtırsa, artık onu doğru yola getirecek yoktur. Kime de Allah hidayet verirse, onu da şaşırtacak yoktur.” (Zümer 36, 37) Yüce Allah(CC) kendine gönül verenleri şaşırtmıyor “ Kim Allah’a gönül verirse, kendisini hak yola eriştiriyor” (Rad 27
Din bilginlerinin ve müminlerin görevi, Kur’an ve sünnet bütünlüğü içinde Hak ile Batılı, doğruyla yanlışı, güzelle çirkini, zulümle adaleti, kâr ile zararı, helal ile haramı en güzel bir şekilde anlatmaktır. Din bilginlerimiz ve mü’minler, dünya ve ahiretle ilgili konular hakkında bilgili olmalıdırlar, dünyalarını ahirette tercih etmemelidirler. Halkımızın sosyal hayatta karşılaştığı ve bilmeden harama bulaştığı işleri araştırıp doğrusun milletimize anlatmalıdırlar.
Mesela sivil bir işlememede veya resmi, yarı resmi kamu kuruluşta çalışan herhangi bir personel, hasta olmadığı halde, rapor alarak işe gelmiyorsa aldığı ücretin haram olduğunu anlatmalısınız. Haksız olarak alınan rapor parası günümüz şartlarında değerlendirerek devletin hazinesine veya devletin umuma hizmet eden yardım kuruluşlarından birine iade ederek kul hakkından kurtulmalarını izah etmelisiniz.
Kiracı ile mal sahibi arasında TL cinsinden depozite olarak alınan para değer kaybedeceği göz önünde tutularak, depozit ücreti ya altın ya da döviz olarak emanet tutulması gerektiğini söylemelisiniz. . Covid-19 virüsüne karşı, devletin aldığı tedbirler uyulması veya uyulmaması hususunda, Kur’an sünnet ışığında halkı ikana edici bilgiler vermelisiniz. Devletin resmi ve sivil kuruluşlarında yapılan israfların kul hakkına girdiğini etraflıca halkımıza anlatmalısınız.
Müslümanların arasına fitneye sebep olacak konuları, mekruh ve haramları açık bir yüreklilikle konuşmalısınız. Yüce Allah (CC) şöyle buyuruyor; “ Mü’minler ancak kardeştirler. Onun için iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’tan korkun ki, merhamete layık olasınız,” Bu ayeti kerimeyi sadece birbirlerine savaşan müminlerin arasını düzelmek gibi, dar bir anlamda alırsak, fikir, inanç, düşünce ayrıklarından kaynaklanan meselelerin önünü alamayız. Kur’an ve sünnete iman etmiş insanlar, Müslüman’ım diyen herhangi bir insanı tekfir edemez, gıybet ve dedikodusunu yapamaz, iftirada bulunamaz, kin ve nefret besleyemez saygısızlık yapamaz.
Bu hususta Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır. [“ Canım kudret elinde olan Allah’ yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. ”(Müslim) “ Bir kimse din kardeşine fasık münafık, kâfir derse, o alametler suçladığı insanda bulunmuyorsa, muhakkak ki, o sıfatlar söyleyen kişiye geri döner.” (Buharı) ]
İslam kardeşliğini ve ümmet bilincinin nasıl bir güç olduğunu topluma anlatabilen örnek din bilginlerimize ihtiyacı vardır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır. [“ Kullarıma deki; Sözün en güzel olanını söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Şüphesiz ki, şeytan insana apaçık bir düşmandır.”(İsra 53) “ Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı tutunun birbirinizden ayrılıp tefrikaya düşmeyin, Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün” (Ali İmran 103)
Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hud suresi ve benzerleri belimi büktü saçlarımı ağarttı. [“Onun için emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Seninle birlikte tövbe edenler dosdoğru olsunlar. Aşırılık yapmayın! Allah. Bütün yaptıklarınızı görmektedir.” “Zalimlere meyletmeyin, yoksa ateş size dokunur. Allahtan başka dostlarınız yoktur. Sonra hiç kimseden yardım görmezsiniz” (Hud112,113)]
H. Peygamberimizin (s.a.v.) belini büken ve saçlarını ağartan mesele, hâşâ kendisinin dosdoğru hareket etmediği değil, ümmetin Kur’an sünnet yolundan ayrılacağına işaret etmesidir. . Bu ayeti kerimeleri, Kur’an ve sünnet bütünlüğü içinde teferruatlı bir şekilde anlatmak din bilginlerimizin görevi olduğu unutulmamalıdır.
Sırası gelmişken Ehlisünnetin ne olduğunu birkaç cümle ile izah etmekte fayda vardır. Ehlisünnet; Kur’an-ı fiili olarak yaşayarak, sözlü olarak anlatarak tefsir eden Hz. Peygamberimiz’in (s.a.v.) yolunu takip etmektir. Ehlisünnet yolundan yürüyen müçtehit imamlarımız (İmam-i Azam, İmam-Şafi, İmam Malik, İmam Hanbel ve diğerleri) ehli kıble olan diğer mezhepleri ve o mezheplere tabi olan hiçbir Müslümanı, iman noktasında tekfir (Küfürle itham) etmezler. Ameli ibadetlerindeki bazı farklılıkları ve düşünceleri ifrat derecesinde büyüterek, ümmetin parçalanmasına sebep olacak bir tefrikanın içine düşmezler.
Bir kısım Müslümanlar, Şia imamlarının yorum ve içtihatlarına uyarak amel etmektedirler. Şia kolundan sayılan Caferiye ve Zeydiye mezhebinin yorum ve içtihatları Suni mezheplerin yorum ve içtihatlarına yakın olduğu bilinmektedir. Şia inanışıyla alakası olmayan bazı sapık mezheplerin yorumlarını Şia inancıyla bağdaştırmak doğru değildir.
Unutmayalım ki, bazı Şia âlimleri, siyasi bir çıkar uğruna Kerbela’da şehit edilen ve tüm Müslümanların yüreğini yaralayan Hz. Hüseyin’i alabildiğine istismar ederek Sünni Müslümanları düşman görmeleri doğru değildir.
Kerbela olayını, Sünni Müslümanlara yüklemek suretiyle, siyasi çıkar peşinde koşanların Irak, Suriye ve Yemen ve diğer bölgelerde yaptıkları nefret artırıcı sözlü ve fiili eylemlerine İslam dinin cevaz vermediğini Şia bilginleri yeniden tefekkür etmelidirler. Bu gibi hadiseler, İslam ümmetinin parçalanmasına, siyasi, ekonomik ve askeri bakımından zayıf düşmemize, zalimlerin ağzına yumuşak lokma olmamıza vesile olacağını, geç kalmadan anlamalıdırlar ve mensuplarına anlatmalıdırlar.
Sünni ve Şii din bilginleri akıllarını başlarına almalı, şer güçlerin sinsi planlarını birlikte bozmanın yollarını aramalıdırlar. İslam dünyasını yangına çeviren şer güçlerin bu fitne ateşini nasıl söndüreceklerini ayet ve hadislerle konuşmalıdırlar. Bölgede siyasi bir güç olma uğruna Şii-Suni gerilimine yol açmamalıdırlar. Zalim şer güçlerin Müslümanlar arasında çıkarmak istedikleri, mezhep ve ırk temeline dayalı tefrika savaşlarına hiçbir Suni ve Şii, inancına mensup din bilginleri ve Müslümanlar alet olmamalıdırlar.
Şer güçlerin açık bir şekilde yaptıkları alçaklıkları ve ihanetleri gördükleri halde, bu zulmü durduracak ümmet birliği için çalışmayanlar, neden Yüce Allah (CC) bizlere yardım etmiyor demeye hakları yoktur. İslam ümmetini parçalayan tefrika fitnesini durdurmak Sünni ve Şii din bilginlerin görevidir.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(6)Alaettin Köksal - Sayın cenk ön yargılı olmayınız, maden sordunuz cevap vereyim, Kuran ve sünnette göre içtihat eden dört mezhebin kurucusu olan müçtehit imamların haricinde müçtehit imamları olduğunu biliniz. bunların kurdukları mezheplerin her biri Ehl-i kıbledir. Bunlardan bazılarının adını yazayım, Hasan Basri, Evzai,, Süryan-i servi, Mervezi, Nişaburi. Davut-u zahiri, Taberi, Abdullah bin Cafer, İmam Muhammed, imam Yusuf, bozulmayan, ilk dönem Mutezile, Zeydi ye ve Caferi ye mezhepleri ehli kıbledir. sözünü ettiğimiz müçtehit imamlarının mezhepleri bir sure devam etmiş daha sonra diğer mezheplerin arasına karıştırdıklarından taraftarları kalmamıştır. Onların içtihatlarını ehli sünnet müçtehitleri ve alimleri ret etmemiştir.
Cenk Cemil - Yazıdan alıntı :
"... ehli kıble olan diğer mezhepleri ve o mezheplere tabi olan hiçbir Müslümanı, iman noktasında tekfir (Küfürle itham) etmezler...."
Burada 4 hakmezhebin haricindeki ehl-i kıblee olan hangi mezhebleri kasdetmişsiniz ? Açıklar mısınız ?
Alaettin Köksal - Sayın Cenk cemil önce makaleyi doğru oku ve doğru anlamaya çalış, yazımızda sapık mezhepler, tekfir edilemez demedim. ehli kıblenin tekfir edilmeyeceğini anlatmaya çalıştım. bilmeden konuşmak Müslümana yakışmaz. alimler ehli kıblenin ne olduğunu istişare ettiler sonunda ehli kıbleyi tarif ederek tekfir edilmemesini ifade buyurdular. Ehli kıble; zaruri olan dinin hiç bir kurallını inkar etmeyen kişi ve topluluklara denir. dinin her hangi bir kurallını inkar eden namaz kılsa oruç tutsa ehli kıble olamaz. bana yazıklar olsun diyeceğinize kendinize yazık etmeyiniz. Büyük bir nimet olan aklınızı nefsimizin emrine vermeden bilmediğiniz bir hususu, Kur'an ifadesiyle bir bilenden sorup öğreniniz. sizi tanımam hüsnü zanım göre Müslüman olduğunuzu düşündüğüm için cevap veriyorum. Cahil olduğunuzu bilsem "Cahillerden yüz çeviriniz" (Araf 179)ayetine göre hareket ederdim. bilin ki dört hak mezhebin kurucusu müçtehit imamların dışında hak ehli müçtehit imamlar da vardır. rahmetli Mehmet zahit Korkunun Ehl-i sünnet akait risalesini yeniden doğru bir şekilde oku. Ehl-i kıble meselesini Türkiye Diyanet vakfı ansiklopedisinden öğrenmeye çalış.
Cenk Cemil - Yazıdan Alıntı :
"""Ehlisünnet yolundan yürüyen müçtehit imamlarımız (İmam-i Azam, İmam-Şafi, İmam Malik, İmam Hanbel ve diğerleri) ehli kıble olan diğer mezhepleri ve o mezheplere tabi olan hiçbir Müslümanı, iman noktasında tekfir (Küfürle itham) etmezler. """
Din Alimlerin nasihatçisi Sayın Alaattin Bey,
Yukarıda yazdığınız cümle kulliyen yanlıştır ve saptırmadır. Yani, 4 Hak mezhebin haricindeki mezhebleri de kardeş biliyorsunuz öyle mi ? Vah size, yazık size ! Bir de nerhum M.Z. Kotku Hazretlerinin "Ehl-i Sünnet Akaidi" adlı kitabında bu konuda 72 sapık ve bozuk firkanın bidat ve küfürleri sebebiyle kafir olduklarını kaydeder. bakınız EHL-İ SÜNNET AKAİDİ III. BÖLÜM Başından 114. sayfanın sonuna kadarki metinler...
Din Görevlisi - değerli İzmitli logosuyla yazan kardeşim yazarı takip ediğinizi ve dua ettiğinize şahit oluyoruz Allah te sizden razı olsun. sayın İzmitli bir harf bir heceyi , iki hece bir kelimeyi, iki kelime bir cümleyi oluşturduğu gibi, sizler ve bizler de yazarın yazdıklarını diğer insanlarla paylaşırsak yazar kadar sevap almış oluruz.
izmitli - allah raazı olsun sayın köksal bey.
Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.