Siyaset neden değişemiyor?

Her şey, herkes bir biriyle, dolaylı veya doğrudan iletişim ve etkileşim içerisinde.

En güçlü canlı varlık olan insan, bilgi toplumu düzeyini yaşadığı için özgürleşmeyi, haklarını bilmeyi ve kullanabilmeyi vazgeçilmezliğe taşıyabildi.

Lidere ve merkeze bağlı siyasilerin, demokratik kurumsal dönüşümü başaramadıkları için sergiledikleri, çok çalışın, geçenizi gündüzünüze katın, anlayışımızı, konumumuzu ve kadrolarımızı her kese kabul ettirin yaklaşımlarının tartışmalı olması, zorlamalarla yerine getirilmeye çalışılması bu gerçekliklerden kaynaklanıyor. 

Demokratik dönüştürücü siyaseti, özgürlüğü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireyleri sahiplenmek ve yapabilir kılmak yerine, gücü elinde bulunduranların bizim anlayışımızı ve konumumuzu yeterli kabul edin ve herkese kabul ettirin anlayışları, ne kadar zorlanırsa zorlansın yeterince karşılık bulmuyor.

Hem üretim toplumunu hedeflemek, hem üretim toplumu düzenini inşa etmeyi vazgeçilmezlik olarak kabul etmek, hem de lidere ve merkeze bağlı siyasetlerle, değişimi, gelişimi, özgürleşmeyi radikal uygulamalarla başarmaya çalışmanın mümkün olmadığı bütün yönleriyle ortaya çıktı.

TÜRKİYE’NİN DEĞİŞİMİ VE GELİŞİMİ

Türkiye, sanayi devrimini gelişmiş ülkelerle birlikte yaşayamadığı için üretim toplumu haline gelmek ve üretim toplumu düzeninin inşa edilebilmek mücadelelerinde önemli sorunlarla karşılaştı.

Sanayi devrimini daha önce başaran ve üretim toplumu düzenini inşa edebilen ülkelere yetişebilmek kaygısı, değişimi, gelişimi, gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmak hedefimizi, özgürlükçü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireylerle gerçekleştirebilmek yaklaşımlarımızı engelledi.  

İmkansızlıkların da etkisiyle, gelişmiş ülkelere yetişmek için devletin kurallarını, kurullarını, kurumlarını ve kadrolarını merkeze alan gücü kullananların önceliklerine, konumlarına ve belirleyiciliklerine göre radikal uygulamalarla değişmeyi, gelişmeyi ve özgürleşebilmeleri deneyimledik.

ÖZGÜRLÜKÇÜ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Devletin kuralları, kurulları, kurumları ve kadrolarıyla belirleyici olduğu ve gücü elinde bulunduranların önceliklerine göre radikal uygulamalarla sürdürülebilirliklerin gerçekleştirildiği yaklaşımlar, hayatın her alanını, siyasi çalışmaları ve temsilleri, yerel veya genel iktidarları, kamu hizmetlerini, özel alanı ve kısaca hayatın her alanını etkiledi ve aşamadığımız alışkanlıkların oluşmasına neden oldu. 

Modern, batılı değerleri öncelik olarak kabullenen, devleti merkeze alan vesayet sistemi olarak bilinen yaklaşım, inancına, ibadetine, kılık, kıyafetine, farklılıklarına bağlı halkın büyük kesimini kapsayamadığı için sürdürülemedi.

Ülkemizin ve dünyanın ulaştığı düzey nedeniyle sürdürülemez hale gelen vesayet sisteminin, çözülmesi ihtiyacını doğru değerlendirip, sistemin kapsayamadıklarını temsil edebilen örgütlenme, çalışma ve mücadele AK Parti’yi doğrularıyla, yanlışlarıyla ve eksikleriyle hakim siyaset konumuna taşıdı. 

ESKİ ALIŞKANLIKLARIN AŞILAMAMASI

Vesayet sisteminin çözülebilmesini başaran AK Parti hakim siyaset konumuna ulaşarak, vesayet sistemin yerine toplumun tamamını kapsayacak, üretim toplumu haline gelinmesini, değişimi, gelişimi, gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşılmasını, demokratik hukuk devletinin inşasının tamamlanması sorumluluğunu yüklenmek zorunda kaldı.

AK Parti yüklenmek zorunda kaldığı sorumluluğu, eski alışkanlıklarını değiştirip, özgürlükçü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireylerle karşılayabilmeyi içselleştiremeden, demokratik kurumsal sürdürülebilirliğe taşıyamadığı siyasetle karşılamaya çalıştığı için aşamadığı sorunlarla karşılaşıyor.

AK Parti siyasi anlayışını ve temsilini demokratik dönüştürücü siyaseti temsile taşıyamadığından, anlayışını, konumunu ve kadrolarını merkeze alarak, anlayışının dışında kalanları veya destek veremeyenleri dışarıda bıraktığı için çözülmesini sağladığı sistemin alışkanlıklarını tekrarlayan konuma sürüklendi.

Ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet de eski alışkanlıklarını aşamadıkları ve demokratik kurumsal sürdürülebilirliğe taşıyamadıkları siyasetleri nedeniyle, özgürlükçü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireylerle başarılabilecek demokratik dönüştürücü siyaseti temsil edemiyor ve alternatif olamıyor.

Muhalefet de devletin kurallarını, kurallarını, kurumlarını ve kadrolarını merkeze alan deneyimlere tutunduğu,  iktidar partisinin yaptığı yanlışları ve eksikleri öne çıkararak ve benzer şeyleri yapmamayı taahhüt ederek iktidara gelmeye çalıştığı için siyaset tıkandı.

ELE GEÇİRMEK VE YERİNİ ALMAK ALIŞKANLIKLARI

Özgürlükçü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireyleri sahiplenemeyen alışkanlıklarımızın neden olduğu sorunlarla her alanda karşılaşıyoruz.

Siyasi partilerin mücadelelerini veya her hangi bir sorumluluğu, gücü elinde bulunduranların veya yetkiyi kullananların konumlarına göre değerlendirmekle yetiniyoruz.

Özgürlükçü, haklarını bilen ve kullanabilen güçlü bireyleri sahiplenemediğimizden, hataları, yanlışları ve eksikleri, gücü elinde bulunduranların veya yetkiyi kullananların anlayışı ve konumu üzerinden değerlendiriyoruz.

Türkiye siyasetinin lidere ve merkeze bağlı siyasi alışkanlıklarını aşamamasını, demokratik dönüşümlerini başaramamalarını ve demokratik dönüştürücü siyaseti temsil edememelerini temel sorun olarak kabullenip mücadele edemediğimiz için yapılan yanlışları, yetersizlikleri ve eksikleri perdelemeye çalışan, değişip demokratik dönüşümü temsile taşıyamayan siyasetleri değişime zorlayamıyoruz.