Gülü büyüten yağmurdur, gök gürültüsü değil       

Kadın taksiye biner ve hava alanına gitmek istediğini söyler. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden önlerine çıkar. Taksi şoförü çarpmamak için sert bir şekilde frene basar. Taksi kayar ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı kurtulur. Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp, bağırmaya ve küfretmeye başlar. Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümser ve içten bir şekilde el sallar.    

            Taksideki kadın bütün bu olanların şokunu yaşarken, taksi şoförünün sabrına daha da şaşırmıştı. Şoföre sordu “neden böyle davrandınız?. Adam neredeyse arabanızı mahvedip, ikimizi de hastanelik edecekti”. Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek “Bu çöp kamyonu kanunu hanımefendi” der. Kadın bu sözden bir şey anlamaz. “Çöp kamyonu kanunu nedir?” diye sorar. Şoför de açıklar. “Bazı insanlar çöp kamyonu gibidir. Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşırlar. İçlerinde ki kızgınlığı, kini, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktirirler. Ancak doldukça çöplerini bırakacak bir yere ihtiyaç duyarlar.

           Bu bazen ben bazen de siz olabilirsiniz. Kişisel almayın sadece gülümseyin onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp da işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.” Başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine asla izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar içinde iyi temennilerde bulunun.

           Şimdi bu olayı size niye anlattım derseniz. Biliyorsunuz iki seneyi aşkındır tüm dünyanın başına bela olan bir virüs meselesi var ve hala tip değiştirerek insanlığın başına bela olmaya devam ediyor. Ben de maske, temizlik ve mesafe kurallarına o kadar titizlikle uymama rağmen bu virüs maalesef bizi de yakaladı. Bugün itibariyle karantinamızın beşinci günü Allah şükür ki aşılarımızın tam olması hasebiyle grip şeklinde atlatıyoruz gibi. Aman ha değerli dostlar aşılarınıza çok dikkat edin aşısız bu virüsün üstünden aşılamayacak gibi görünüyor. Karantina sürecinde bizzat arayıp ayrıca sosyal medya üzerinden geçmiş olsun dileklerini ileten tüm dostlarıma çok teşekkür ederim. Anlaşılan bu pandeminin Dünya Sağlık Örgütünün açıklamasına göre de pek biteceğe benzemiyor. Bütün sağlık kuruluşlarının mücadelesine ve aşılama çalışmalarına rağmen dünya üzerinde virüs yüzünden milyonlarca insan hayatını kaybetti ve hala kaybetmeye devam ediyor.

         Durum böyle olunca da insanlar acaba beni ne zaman yakalayacak bu virüs diye psikolojileri iyice bozulmaya başladı. Neden mi böyle söylüyorum son günlerdeki televizyon haberlerini hep birlikte izliyoruz. Haberlerin hemen hemen yüzde sekseni o onu silahla vurup öldürdü, yok biri yolda yürürken hiç tanımadığı biri tarafından bıçaklandı, yok biri komşusuna da sopayla saldırdı. Yani anlaşılan ortalık psikolojisi bozuk insanlarla dolu. Şimdi sizlere diyeceğim o ki hadi gel istersen çöp kamyonu kanununu uygulama ya bu kanunu uygulayacaksın ya da her gün durduk yerde başına iş alacaksın başka çaresi yok. Sevgili dostlar anlaşılan o ki bu pandemi sürecini hep birlikte birbirimize sabrederek geçireceğiz başka çaresi yok gibi.   

          İnsanlar bir birini ikaz ederken bile çekiniyor bazen. Anlaşılan o ki eğer birine bir konuda bir şey söylerken biraz yumuşak bir tarzda söyleyip öğretmen gibi davranmamak lazım diye düşünüyorum. Ola ki karşınızdakine bir şey söylerken akıl verir gibi söyler veya sert bir tarzda söylerseniz sadece incinir veya incitirsiniz. Çünkü insanlardaki önyargıyı kırmak atomu parçalamaktan çok daha zordur. Bir de karşınızdakine ne söylediğinizden çok nasıl söylediğiniz önemlidir. Şayet karşınızdakine bir konuda bir şey anlatmayı kafanıza koyduysanız.

        Önce karşınızdaki muhatabınızın anlayacağı dili ve kapasitesini iyi bilmeniz lazım yoksa anlattıklarınızın hepsi boşa gider ve boşa nefes tüketmiş olursunuz. Bazen bazı insanlara uzaktan bakıyorsun ne kadar hoş. Ama biraz sohbet etmeye başlıyorsunuz ki bomboş. İnsanın kafası bilgi doldukça öne eğilir. Dik başlıların çoğunun kafaları boştur. Onun için Her gördüğün ata sakın deme binektir. Sırrını verme dostuna bazıları gevşektir. ‘Eşeğe altın semer de vursan, eşek yine eşektir’ der Ziya Paşa. Ben de derim ki aklı kısa adama uzun cevap vermeyeceksin. Başının selameti için he deyip geçeceksin. Yoksa durduk yerde başına iş alırsın benden söylemesi.

          Bir yazarın hoşuma giden bir sözü var, diyor ki hayatta yaptıklarımın %75’i doğru olsaydı, beklentilerimin çoğunu elde edebilirdim diyor. Hakikaten öyle değil mi dostlar şöyle etrafıma bir bakıyorum pek çok insan kendi birçok hatasını bile bile başkalarının ufacık hatalarını bile acımasızca eleştirebiliyor. Büyükler boşa söylememiş kusur elde görülür diye. Ama inanınki bu yaptığınız eleştirilerden dolayı kimse size hak vermiyor. Çünkü  eleştirdiğiniz o kişi sizin onun kişilik haklarına veya özsaygısına saldırdığınızı düşünüp, oda hemen aynı hakkı kendisinde görüyor ve size karşı bütün zehirli oklarını fırlatabiliyor.

. Toplumun bu kadar gergin olduğu bir ortamda artık kavga değil sakince düşünüp, ortak bir yol bulmaya çalışmak lazım. Şu üç günlük dünyada birbirimizi kırmadan, birbirimize darılmadan herkesin fikrine saygı gösterip ülkemiz için bir şeyler yapmaya çalışalım. Bence bütün gayemiz tüm fikir ayrılıklarımıza rağmen birbirimizle dost olmak ve dost kalabilmek olmalı. Belki fikirlerimiz ayrı olabilir ama Ülkemizin bekası ve ilerlemesi için gönüllerimiz bir olmalı. Bakın değerli dostlar düşmanlıklar bizi sadece örseler ve yok eder. Ve en önemlisi bizim düşmanlarımıza prim kazandırır. Eğer bunu başaramazsak ülkemizin önüne gelecek daha büyük sorunlarda birlik ve beraberliğimizi sağlamakta zorlanırız. Çünkü görüyorsunuz ülkemizin etrafı tam bir ateş çemberi. Şuan dünyadaki Siyonistlerin yapmış bütün planlar Türkiye’yi yok etme üzerine yapılmaktadır. Çünkü onların döndürdükleri çarklara çomak sokan tek ülke Türkiye ve Cumhurbaşkanımızda ondan. Onun için tartışmalarımızda birbirimize sesimizi yükseltmeden, karşımızdaki insanında fikrine saygı göstererek, her şeyden önemlisi herkesin bazen hata da yapabileceğini düşünerek davranışlarımızı ona göre ayarlamalıyız. Sesimizi yükselten değil, sözümü yükselten olmalıyız. İnsanlara duyuracak tarzda değil de doyuracak tarzda konuşmak lazım.

Gülü büyüten yağmurdur, gök gürültüsü değil bunu hiç unutmayalım.

Herkese iyi pazarlar…