Osmanlı devletinin altı yüz senelik dünya hakimiyeti kesinlikle tesadüfi değildi. Çünkü bilimde, teknikte, kültürde ve sanatta o zamanın şartlarında çok ileri seviyedeydiler. . Ecdadımızın bizlere miras bıraktıkları bu değerlerin kıymetini son 20 yıldır anlamaya başladık. İşte bunun en güzel örneklerinden birinide Cuma günü Büyük Çamlıca Camii külliyesinde Cumhurbaşakanımızın açılışını yaptığı İslam medeniyetleri müzesidir. Bu muhteşem müzede ecdadımızın bin yıllık tarihinde iz bıraktıkları tüm eserleri görebilirsiniz. Ama maalesef bugün hala bir takım siyasilerinde içinde bulunduğu kendini aydın zanneden karanlık fikirli gurupların Osmanlı düşmanlığı devam ediyor. Birde bu düşmanlıklarını Atatürkçülük kisvesi altında en garibi de Atatürk’ün de bir Osmanlı Paşası olduğunu ya bilmiyorlar yada dediğim gibi Atatürk’ü her konuda olduğu gibi kendi hezeyanlarına alet ediyorlar. Bunun başka bir izah tarzı yok. Gelin isterseniz sizlerin düşmanlık ettiğiniz fakat bugün emniyette ve hür olarak dolaştığınız vatan topraklarını bizlere canlarını feda ederek emanet eden Osmanlı Padişahları ve Vezirlerinin ne kadar ileri zekalı olduklarını kanıtlayan yaşanmış olaylardan birkaç örnek verelim ne dersiniz.
Osmanlı zamanının meşhur elçilerinden incili çavuş elçi olarak Fransa kralına gönderildiğinde tabii ki o zaman yolculuklar at üzerinde yapılır ve uzun sürermiş tabii ki o yolculuk sürecinde üzerlerindeki elbiseleri yıpranırmış. İncili Çavuşunda elbisesi toz toprak içinde ve bazı yerlerinde de yama varmış. Fransa kralı İncili Çavuşu bu vaziyette görünce dayanamayıp “Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? Diye söylenmiş. Bunu duyan İncili çavuş hemen cevabı yapıştırıvermiş. Sayın Kralım “Osmanlıda bir adet vardır.
adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin hikmeti de bu olsa gerek demiş.
Tam zamanında söylenecek bu sözü bulup söylemek her baba yiğidin yapacağı bir şey olmasa gerek.ne dersiniz. Hadi gelin devam edelim.
Hani sizin İstanbul boğazına yapılan üçüncü köprüye adının verilmesine karşı çıktığınız meşhur Osmanlı Padişahı olan Yavuz Sultan Selim birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı zaman gideceği yeri çok gizli tutarmış. Yine bir sefer hazırlığında vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı yeri kendisine sorunca Yavuz ona ey vezir “Sen sır saklamayı bilir misin?” diye sormuş. Vezir “evet hünkarım bilirim.” deyince Yavuz’da arkasından “İyi o zaman bende bilirim” demiş.
Biliyorsunuz Yavuz Sultan Selim’le Şah İsmail’in meşhur bir savaşı vardır. O savaş başlamadan evvel Şah İsmail Yavuz’a içi kıymetli mücevherlerle dolu süslü bir sandık hediye gönderir. Tabii sandık açılınca içerisinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas halılar ve kadife kumaşlar çıkar. Fakat sandık boşaldıkça içinden etrafa pis bir koku yayılmaya başlar. Yavuz dahil herkes burnunu tıkar. Bir bakarlar ki mücevherlerin altından bir kutu içerisinden insan pisli çıkar. Tabii ki Yavuz çok bozulur fakat etrafına pek belli etmez ama hemen bu edepsizliğe karşı bir şeylerin yapılmasını düşünmeye başlar ve ertesi gün çözümü yine kendisi bularak uygulamaya koyar. Hemen Vezirini yanına çağırıp talimatını verir ve bunlara onların anlayacağı dilden ince bir şekilde cevap vermemiz lazım der ve aynı şekilde o zaman ki Osmanlının o zamanki çok değerli içi mücevher ve kumaşlarıyla dolu süslü bir sandık hazırlanır. En altına da o zaman İstanbul’da imal edilen meşhur Türk lokumlarından bir kutu hazırlanıp konur. Lokumların altına da bir satır yazı yazarak bir elçiyle birlikte Şah İsmail’e gönderir. Şah İsmail sandığı açar ve bir bakar ki sandığın içinde değerli kumaşlar, halılar ve değerli taşlar, en altında da bir kutu lokum. İlk anda pek anlam veremez. Ama yemek içinde canı çeker lokumların zehirsiz olduğunu anlamak için önce getiren elçiye yedirir. Bakar ki adama bir şey olmaz ondan sonra da kendi de yemeğe başlar. Kutudaki lokum bitince en altındaki kağıt dikkatini çeker ve okumaya başlar. Kağıtta aynen şu yazılıdır: “Biz Osmanlılar olarak biliriz ki herkes karşısındaki düşmanı dahi olsa yediğinden ikram eder.
Bu pratik ve keskin zeka örnekleri Osmanlı padişahlarında çoktur. Ama kendilerine lazım olanların alıp biraz Osmanlı tarihini de okumalarını tavsiye ederiz.
Hadi gelin biz yine devam edelim. Yine Osmanlı padişahlarından biri Merzifonlu olan vezirinden memleketine giderken Merzifon’un meşhur olan eşeklerinden iki adet ısmarlıyor. Vezir memleketine gidiyor. Ama gel gelelim dönüşünde Padişahın ısmarlanan eşekleri almayı unutuyor. Aksilik ya tam o günde padişahla karşılaşıyor fakat birden padişahı karşısında görünce “Eyvahlar olsun padişahım sizi görünce ısmarladığınız eşekler aklıma geldi” der demez. Tabii ki Padişah bu sözden sonra önce biraz bozuluyor. Ama ince bir cevapla hemen işi kurtarıyor. Olsun vezirim eşeklerin yerine sen geldin ya yeter” diyor.
Padişahın birinin çok güzel koşan bir atı varmış. Günlerden bir gün atlar yarışa girmiş. Padişahta herkese atını şöyle güzel koşuyor, böyle güzel koşuyor diye hep methedermiş. Neyse yarış günü gelmiş fakat yarış başladığından itibaren bitiş çizgisine az mesafe kalana kadar atı hep gerilerde kalmış. Veziri padişaha dönerek “Padişahım hani atınız çok güzel koşuyordu. Ne oldu?” deyince. Padişah hemen bir tebessümle ince bir cevap vermiş “Ama vezirim öyle deme şu mübarek ata bir bak. Bütün atları önüne katmış, nasıl koşturuyor ama bir baksana” demiş.
İşte buradan da anlaşılacağı üzere bu ince ve pratik zekalılık, böyle güzel cevaplar verebilmek cahil ve sıradan insanların işi mi hiç. Osmanlı böyle zeki insanlarla bilim, teknikte ilerleyip dininden kültüründen örf ve ananesinden ödün vermeyerek altı yüz sene dünya hakimiyetini elinde bulundurmuş. Bizlerde hiç olmazsa bundan sonraki nesillerimizi Bilimde, teknikte bugün olduğu gibi İHA’lar, SİHA’larla ülkemize çağ atlatacak ancak bunlarla beraber kendi din örf ananeni ve kültürünü de unutmadan ecdadımıza layık bir nesil yetiştirmeye çalışalım olmaz mı?
Herkese hayırlı ramazanlar.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Özgür Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Alicengiz - Zamanmı insana uymalı insanmı zamana uymalı
Yazılan yorumlardan Özgür Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Özgür Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Özgür Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.